2024 TÜRKİYE EKONOMİSİ ÇALIŞTAYI: YAPISAL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

2-3 Mayıs 2024, İzmir

Değerli Araştırmacılar,

Dünya ekonomisi, 21. yüzyılda büyük bir dönüşüm içindedir. Bir tarafta teknolojik gelişmelerin üretim süreçlerine ve gündelik yaşama entegrasyonu ile yaşanan değişimler pek çok alanda yeni fırsatlar yaratmakta, diğer tarafta bölgeler arası artan sıcak savaşlar, iklim krizinin yıkıcı etkilerinin giderek görünür hale gelmesi, çok boyutlu eşitsizliklerin derinleşmesi, sağlık krizleri gibi pek çok tehdit de ülkeleri iktisat politika tasarımları üzerine yeniden düşünmeye zorlamaktadır. Bu fırsatlar ve krizler ülkelere yansırken, bölgesel özgünlükler çerçevesinde yeni görünümler kazanmakta, ülkelerin bu büyük kırılma ve dönüşümlere nasıl uyum sağlayacakları beraberinde yeni açılım ve tartışmaları getirmektedir. Bu nedenle sorulan sorular aynı gibi görünse de yanıtlar her defasında farklılaşmaktadır.Türkiye ekonomisi de, dünya ekonomisine eklemlendiği 16. yüzyıldan beri, yani Osmanlı’dan bugüne sürekli bir “yapısal dönüşüm” arayışındadır. Osmanlı’da uzun süre bulunamayacak olan milli bir burjuva sınıfı arayışı ile başlayan, Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet eliyle örgütlenen bir sanayileşme ve kalkınma sürecine giren Türkiye, 1950’li yıllarda çok partili hayata geçmiş, 1960’lı yıllarda planlı kalkınma ile ithal ikameciliğin kolay aşamasını gerçekleştirdikten sonra dünyada 1970’lerin sonunda yükselemeye başlayan neo-liberal reçetelerle erken sanayisizleşmiş, kurumsal altyapı oluşturmaksızın entegre olduğu uluslararası finans kapitalin güdümünde bir büyüme-kriz sarmalına girmiştir. Türkiye, son yıllarda hızla değer kaybeden Türk lirası, yüksek enflasyon ve işsizlik, cari açık gibi sorunlarla istikrarsız bir ülke görünümündedir. Öte yandan en yoksul kesimin harcamalarının yüzde 65’ini oluşturan barınma ve gıda fiyatlarında yaşanan artış milyonlarca kişinin en temel yaşam giderlerini bile karşılamakta zorlanmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, COVID-19 salgınının ve Şubat 2023 yılında yaşanan yıkıcı depreminin gösterdikleri/öğrettikleri, Türkiye’nin hem kurumsal sorunlarının yeniden gündeme gelmesine hem de mevcut iktisadi sorunlara yenilerinin eklenmesine sebep olmuştur.

Türkiye ekonomisi de dünya ekonomisine eklemlendiği 16. yüzyıldan beri sürekli bir “yapısal dönüşüm” arayışı içindedir. Osmanlı’da temelleri atılan ve uzun süre bulunamayacak olan milli burjuva sınıfı arayışı, 1920 ve 1930’lu yıllarda devlet eliyle örgütlenen sanayileşme ve kalkınma süreci, 1950’li yıllarda çok partili hayata geçişin çatışmalı dinamikleri, 1960’lı yılların planlamacı, 1970’li yılların ithal ikameci politikaları neo-liberal döneme kadar temel tartışma alanlarını oluşturmuştur. Dünyada 1970’lerin sonunda yükselmeye başlayan neo-liberal reçetelerin uygulayıcılarından biri olan Türkiye’nin erken sanayisizleşme süreci ve kurumsal altyapı oluşturmaksızın entegre olduğu uluslararası finans kapitalin güdümünde girdiği büyüme-kriz sarmalı da son 40 yılın en önemli tartışmalarına zemin hazırlamıştır. Türkiye, son yıllarda hızla değer kaybeden Türk lirası, yüksek enflasyon, işsizlik ve cari açık gibi sorunlarla makroekonomik olarak istikrarsız bir ülke görünümündedir. Özellikle en yoksul kesimin harcamalarının yüzde 65’ini oluşturan barınma ve gıda fiyatlarında yaşanan artış milyonlarca kişinin en temel yaşam giderlerini bile karşılamakta zorlanmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, COVID-19 salgınının ve 2023 yılının Şubat ayında yaşanan yıkıcı depremin gösterdikleri/öğrettikleri, Türkiye’nin hem kurumsal sorunlarının yeniden gündeme gelmesine hem de mevcut iktisadi sorunlara yenilerinin eklenmesine sebep olmuştur.

Dünya’nın mevcut ekonomik ve sosyal gelişmeler karşısında yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç duyduğu bu yüzyılda, Türkiye ekonomisinin mevcut yapısal sorunları ve derinleşen eşitsizlikleri ile bu yeni toplumsal sözleşmeye nasıl uyum sağlayacağını tartışmayı oldukça önemli buluyoruz. Bu çerçevede, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye ekonomisinde izlenen süreklilikler ve dönüşümler nelerdir? Türkiye ekonomisi neden yeterli bir yapısal dönüşüm geçirememiştir? Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliğini, yoksulluğu yeniden üreten mekanizmalar nelerdir? Türkiye’de finans kapitale dayalı birikimin sınırları nasıl çizilebilir? Tarımda yeni açılımlar neler olabilir? Çevre ve ekoloji tartışmalarında Türkiye nerede duruyor? 21. yüzyılın yeni ekonomik modeli nasıl tasarlanmalı? Sınıf mücadelesi ve toplumsal hareketlerin geleceğine ilişkin tehlikeler ve fırsatlar nelerdir?” gibi, ancak bunlarla da sınırlı olmayan önemli soruları tartışacağımız “Türkiye Ekonomisi” temalı bir çalıştay düzenliyoruz.

Bu çalıştay, 2023 yılında kaybettiğimiz Ege Üniversitesi İktisat Bölümü’nün çok kıymetli emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Aydoğuş anısına fakültemizde düzenlenecek olup Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye ekonomisi ile ilgili sorulmuş soruları yeniden sormayı, bu sorulara yeni yanıtlar bulmayı ve elbette yeni sorular sormayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, iktisadi düşünceye katkıda bulunmak isteyen bütün araştırmacıları bir araya getirerek Türkiye ekonomisi ile ilgili güncel araştırmaların paylaşılacağı bir alan yaratılması hedeflenmektedir.

Çalıştay kapsamında sunmak istediğiniz çalışmalarınızın özetlerini 24 Mart 2024 tarihine kadar egeiktisatorg@gmail.com adresine bekliyoruz. İlgili konularda gönderilecek özetlerin incelenmesinin ardından, çalıştay programı 15 Nisan 2024 tarihinde ilan edilecektir.